19 Kasım 2011 Cumartesi

İş Günlüğü I

Bir şirkette menajer olarak işe başladım. Kamu ve şirket arasındaki iletişimi ve işçi yönetimi falan filan diye giderim de kelimeleri modernleştirmeye gerek yok. Benden yaşça büyük insanları yönetmek, yönlendirmek oldukça zor. Hele hele benim için takım elbise giymek, kısa ve düz saçla sokağa çıkmak daha zor.

5 günlük yeni işimde gözlemlediğim kadarıyla alt sınıf diye nitelendirdiğimiz vasıfsız elemanlar daha çok mütevazi. Bilgi ve eğitimden yoksun olmaları bazılarını yüksek oranda kaba hale sokuyor. Tabi eğitim derken okulda verilen eğitim değil. Aile eğitimi tüm eğitimlerden daha önemli. İşyerinde en çok sinirimi bozan şey; ayıya dayı diyerek bir yerlere gelen paçoz insanların O2 basmaları. Fok balığı gibi konuşan balina kadınlar, kendilerini kem gözlere pazarlayan kızlar... Yükseklerden aşağılara bakıp daha üzerinde kimlerin olduğunu göremeyen yalayıcılar. Kısacası iş dünyası, basit eşitsizlikler...

Çalışmamayı çalışmaya bu yüzden tercih ederim. Tüm gün uyumak, sevişmek, pc başında geçirmek, tv izlemeyi kim istemez ama insan çalışırken Rıdvan'ı, Acun'u hatta Ömer Çelakıl'ın saçlarının neden öyle olduğunu bile anlıyor. Saatlerini 7/24 ekranların önünde geçiren bu insanların tek amacı var o da para. Hiç biri kendi işini yapmadan ekran önünde oturarak para kazanıyor. Tatlı iş. Kim istemez ki? Birini unuttun diyeceksiniz; Okan Bayülgen'i. Baba olduktan sonra değişmedi mi sizce. Onu artık Acunla aynı sınıfa sokmak imkansız. Kendisine iyi bir kanal seçti. Türkiyede en düzeyli program yapan kanalda şuan. En sevdiğim kanal diyemeceğim çünkü normal anten TV 8 malesef artık yok. Sabahtan akşama kadar Van ile ilgili program yapan CNN Türk'te yok ama. Olsa da listemden çıkarırdım tabi ama o ayrı mesele. Pazar günü Vanda dükkanların kapalı olmasını haber eden zihniyetin ben... İzlemeyin, izlettirmeyin.

10 Kasım 2011 Perşembe

Onun İçin Bir Fatiha Çok Mu?

O hepimizden daha çok haketti belkide bir fatihayı. Malesef ona sahip çıkıyormuş gibi görünenler Fatiha nedir onu bile bilmez. Ya da ona karşıt olup hatta neden onu sevmediğini bile bilmeyen insanlar iki elini açıp Allah'a onun için dua eder mi? Belkide Mustafa Kemal'i sahip çıkan insanların dinle pek alakası olmadığından kendisini dindar zanneden dinci tayfanın liderini mezarında hadisesiz bırakmasının asıl nedeni de olabilir tabi ama her iki tarafta geri kafalı olduğundan ne yazıkki atamız yoksun kaldı bu dualardan.

Oysa Mustafa Kemal her iki tarafında bildiği gibi dinsiz filan değildi. Sadece dindar değildi. Askeri okuldan süre gelen hayata bakışı ve onu yönlendiren Türk milletinin acizliği kendisiyle, ahiret yaşamıyla ilgilenmesinin önünü kesti belkide.

Mutlaka görmüşsünüzdür internette; Atatürk'ün neden hiç namaz kılarken fotoğrafının olmaması gibi saçma spaan sorular soran yobazları. Şimdiki başbakanları, cumhurbaşkanları namaz kılarken fotoğraf karesine sığdırmak zorken o devirde bırakın kareyi fotoğraf makinesi bulmak zorken bu yobazların birinin müslümanlığını sorgulaması ne kadar doğru?

Çanakkale savaşında Başkomutan Enver Paşa ile Mustafa Kemal'in askerlerimize savaşmadan önce son namazlarını kıldırdıklarını biliyorlar mı? Kutsal kitabımızın içinde ne yazdığını bilenler bugünkü kadar bilen insan var mıydı? Balıkesirde ilk Türkçe hutbeyi verenin Atatürk olduğunu biliyorlar mıydı?

İşte malesef Osmanlıyı da bu kara cehalet bitirmişti. Ülkemizde hala yüzlerce yıllık cehaletin karanlık kuyusunda yaşamak isteyenlerin bulunması acıdır, üzücüdür.
Büyük devrimler yapan Atatürk'ü "din karşıtı" gibi göstermek isteyenlere Atatürk, hayattayken yaptığı konuşmalarla, söylevleriyle, bizzat cevap veriyor. Birkaç örnek;

“Türk milleti dindar olmalıdır. Yani bütün sadeliğiyle dindar olmalıdır demek istiyorum. Bizzat hakikate nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum. Din, şuura muhalif, ilerlemeye engel hiçbir şey ihtiva etmiyor. (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt: 3)

“Bizim dinimiz hiçbir vakit, kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah’ın emanet ettiği şeyi, kadın ve erkek beraber olarak ilim ve kültür edinmelidir.
Kadın ve erkek, bu ilim ve kültürü aramak ve nerede olursa oraya gitmek ve onunla dolu olmak zorundadır.
İslam ve Türk tarihi tetkik edilirse görülür ki, bugün kendimizi kayıtlara bağlı olduğumuzu zannettiğimiz şeyler yoktur.
Türk sosyal hayatında kadınlar ilim, kültür ve diğer hususlarda erkeklerden katiyen geri kalmamışlardır. Belki daha ileriye gitmişlerdir...
(...) Bizde ruhbanlık yoktur. Hepimiz eşitiz ve dinimizin ahkâmını eşit olarak öğrenmeliyiz. Her fert dinini, diyanetini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası da mekteptir.”
(Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt 2)

“Bizi yanlış yola sevk eden habisler, büyük ölçüde din perdesine bürünmüşler, saf ve nezih halkımızı, hep şeriat sözleriyle aldatagelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz. Görürsünüz ki, milleti mahveden, esir eden, harap eden fenalıklar, hep din kisvesi altındaki küfür ve melânetten gelmiştir. Onlar her türlü hareketi dinle karıştırdılar.
Halbuki elhamdülillah hepimiz Müslümanız, hepimiz dindarız.
Artık bizim dinin icabını öğrenmek için şundan bundan derse ve akıl hocalığına ihtiyacımız yoktur. Analarımızın, babalarımızın kucaklarında aldığımız dersler, bize dinimizin esaslarını anlatmaya kâfidirler.”
(1923’te Adana Türk Ocağı’nda esnaf ve sanatkârlara yaptığı konuşmadan.)

“Büyük dinimiz, çalışmayanın insanlıkla alakası olmadığını bildiriyor.
Her sarıklıyı hoca sanmayın. Hoca olmak sarıkla değil, beyinledir. (1923 - Söylev ve Demeçler)
Ulu önder için günde bir kez ellerinizi açmaktan korkmayın. Bugün varsak onun ve ismi geçmeyen arkadaşları sayesinde varız. Allah mekanlarını cennet eylesin.

Tavsiye Etmem

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...