12 Nisan 2011 Salı

@sosyalleştiren Sosyal Ağlar

Hangimizin Facebook hesabı olmadı ki? Hangimiz ilkokul arkadaşını eklemedi? Ekledik te n'oldu? Hangimiz ilkokul arkadaşlarıyla eskisi gibi olabildi tekrardan?

İlk başta bi hevesle eski arkadaşlarımızla konuşmuşuzdur evet ama bu sohbet, mesajlaşma 2 günü geçmedi. "Hacı, canımmm nerdesin sen ya, bi ara görüşelim olur mu?" dediğimiz arkadaşlarımızı 2 gün tanımamazlıktan gelmedik mi? Sonra tekrar kanka olduğumuz arkadaşlarımıza yönelmedik mi sohbette bile? Dikkat edin; işenmeyen duvarlar genelde bugün okulda, işte gördüğümüz arkadaşlarımızın duvarları değil eski arkadaşlarımızdı. Sosyalleştiren internet ağları olarak bilinen bu siteler aslında günlük hayatta konuştuğumuz tiplerden ibaretti.

Artık bir şeyi kabullenmemiz gerekiyor. Facebook, twitter, formspring gibi sosyal ağlar insanları sosyalleştiren oluşumlar olarak bilinse de malesef asosyal toplum düzeninde artış etkisi yaratıyor. İnsanlar bazen kişiliklerini sansürsüz olarak karşı tarafa yansıtırken bazen ise tam tersi sahte kimlik profiline bürünüyor. En yakın arkadaşlarımız bile klavye başına geçince bize farklı görünüyordu.

Sanaldı aslında düşünceler. Hele şu ilişkisi var-ilişkisi yok olay altı yorumları yok muydu? tam bir komedi. Ya da bir çiftin altına yorum yapan kızlar; "cnm ya chok qüzeL çıkmışsınız, çok yakışıyosunuz" diyen tipler...
Örneğin; pembe boklu kız yeni bi sevgiliye başladığında beğenen tipler iki gün sonra ayrıldığında 'en iyisini yaptın canım' deyip iki hafta sonra çiftler tekrar birleştiklerinde ''size de bu yakışır'' diyerek tükürdüğünü yalaması...

Aslında çevremizde ne kadar amele var onu çıkardı facebook bizlere. İnternet ortamında kendisi olmayan tipler, sanal kılıfa bürünmüş arkadaşlar...

Peki ya kendi yorumunu beğenen tiplere ne demeli? Ya da kendi paylaştığını beğenene? Heh. Gülünçtü insanlar gerçekten.

İtiraf edin bildirim geldiğinde hangimiz heyecanlanmadı? Ya benim hakkımda kötü bişey yazan olduysa diye korkanlar bile vardı aramızda. Açarıdınız facebook'u bilmem kaç tane bildirim gelmiş. Heyecanlanıp bakarsınız yarısı oyun daveti. Hatta grup daveti yollayanlar bile vardı sevgilimiz varken...
"Allah ve Atatürk'ü beğenen 9999999999 kişi bulabilirim" sayfalarına üye olanlar...

Fotoğrafımı beğenir misin? diye soran kızlar...

Peki ya Youtube yorumlarına ne demeli? Çalan şarkının adı ne? klişeleşmiş soru cümlesi...


Hiç bir insan gerçekte gördüğüm gibi değildi internette. QWERTY Edebiyatı'nı öğrenen her genç Klavye Delikanlılığına adım atıyor, kendini bi bok sanıp aslında bastırılmış ergen duygularını sergiliyordu bizlere.

Mesela Formspring. Ergen sorularına maruz kalmak...
Bi nevi ego tatmini.

Hiçbir insan gerçek değildi oysa. Mütevazi değildi. Kırıcıydı. Kendini yüksek mertebede gören herşeye yorum yapan, hiçbir şeyi beğenmeyen, herşeye muhalif tiplerdi o insanlar. Saygısızlar...

"Dahi anlamındaki de ayrı yazılır" diyenler. N'olmuş yani de'yi bitişik yazdıysa? Sen ßeßem yazarken iyiydi ama. Hayat mı kurtardın ikide bir de'yi ayrı yaz diyerek.

Son olarak Twitter; 140 karakterle insanları sınırlandıran, uzun uzun yazıları okunmaz hale getiren tembel işi felsefe yapma yeri. Saçmalık.

Bir sürü arkadaşımız oldu da n'oldu? Followlanmak ya da S.klenmemek...

Sosyalleştirmek mi yoksa Asosyalleştirmek mi?

Bence @sosyalleşmek...

4 Kendini Yoran Yorumcu:

Adsız dedi ki...

mükemmel bir yazı olmuş gerçekten her satırına katıldım.

bananederler dedi ki...

Kendi paylaştıklatını beğenenler nasıl insanlardır öyle? Hiç çözemedim. Beğendiğin için paylaşıyosun zaten gerizekalı!

Kumbaramdaki Kelimeler dedi ki...

facebook konusunda yaptğn tahliller doğru. sosyalleştiğimizi zannederken asosyalleşiyor aslında. sözü uzatmaya gerek yok.sen güzelce anlatmışsın.selamlar...

Anken Stein ©8ex-en8 dedi ki...

Keşke dislike olsaydı facebook'ta belki hesabımı silmezdim.

Tavsiye Etmem

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...